04 Ağustos 2013, Pazar -13:42 (1 saat önce)
Kime: İsmet ÖZBAKKAL,
DP İl Başkanı-Kayseri
Sayın İsmet Özbakkal,
Önce DP Kayseri İl Başkanlığı olarak bir websitesi
düzenlemiş olduğunuz için kutluyorum.
Önemli bulduğum iki hususa değinmek istiyorum:
1. “ATATÜRK’ün
İzindeyiz” beyanı ile genel olarak Genel Başkanınızı bağrınıza basan tutumunuz
çelişkili. Genel Başkanınız, DP geleneği ile hiç bağdaşmayan açıklamalar
yapmaktadır: ATATÜRK’ün Müzeye dönüştürdüğü Ayasofya’nın cami olarak ibadete
açılması gibi.
2. Sitenizdeki
‘Baba Ocağı’ başlıklı yazıda önemli eksiklikler ve ilke hataları vardır:
Bayar’ın ATATÜRK’ün son başbakanı olduğu adeta gizlenmiştir. 1937 yılı
anlatılırken başbakan değişikliği (İnönü’den Bayar’a) vurgulanmalıdır. DP’yi
kuran ve Genel Başkan olarak Tek Başına İktidar’a taşıyan Bayar’dır. DP’nin
“Meclis’teki İkinci Gruptan nüvelenmiş” olduğu iddiası yanlış ve
tehlikelidir. İkinci Grup Mustafa Kemal ve devrim karşıtı kişilerdi.
Menderes Hükümeti’nin 31.7.1959’da AET’ye başvurduğu bilgisi
önemli ama AET’nin cevabı eksik. Bkz 12 Eylül 1959 tarihli Cumhuriyet.
Kayseri’yi ilgilendiren Türkiye’yi 27 Mayıs’a götüren
Yeşilhisar Olaylarını mutlaka sitenize alınız. Bu Olaylar hk bkz. kapağı
ekli kitap: 27 Mayıs Masallar ve Gerçekler.
Saygılarımla
NOT: Genel Başkan’a Açık Mektup 10.6.2013, İl Başkanlarına
Açık Mektup 18.8.2013 günleri ANAYURT Gazetesinde yayımlanmıştır. Dost Acı
Söyler, örneği.
***
DEMOKRAT PARTİ'NİN KADİM VE SAYGIN MENSUPLARINDAN; UZUN SÜRE GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI GÖREVİNDE BULUNMUŞ MEHMET ARİF DEMİRER BEY'İN GÖNDERDİĞİ ÖNERİ, KATKI, BİLGİ VE BELGELER:
DEMOKRAT PARTİ GENEL
BAŞKANINA AÇIK MEKTUP
Sayın
Gültekin Uysal,
Hemşeri
olmamızın ötesinde eşiniz babamın Cemile Ablası’nın torunu ! İlk tanıştığımızda
(DYP Genel Başkan Yardımcısı idiniz.) “Partiniz,
Demokrat Parti’yi hiç tanımıyor. Cumartesi günleri bir dizi bilgilendirme
konferansları düzenleyelim. Hiç olmazsa Ankara ve ilçelerinin parti yöneticilerine
Demokrat Parti tarihi hakkında bilgi sunmuş oluruz” diyerek on sekiz konferanslık
bir program önermiştim. Önerim cevapsız kalmıştı.
Yine
bir öneri ile sesleniyorum. Türkiye’nin içinde bulunduğu kaotik ortamı
değerlendirmek ve DP’nin misyonu olan Güçlü Merkez Sağı yeniden oluşturmak
amacı ile derhal olağanüstü bir Kongre ilan ederek (Bn. Çiller ve Mesut Yılmaz dışında) herkesi partiye davet ediniz.
STAR
Gazetesi’nin 6.6.2013 günü birinci sayfasındaki fotoğrafa (Menderes – Özal ve
Erdoğan) uzun uzun bakınız. Özal’ın, Menderes sevgisi ve saygısı dışında
Menderes’e hiç benzemeyen özellikleri vardı. Erdoğan ise ne Menderes ne de Özal
ile ortak özellikleri olan bir politikacı. STAR’ın fotoğrafı, Erdoğan’ın “Benim
% 50 oyum var” mesajını pekiştirmeye yönelik bir dezenformasyon unsuru. Çünkü,
yüzde elli oyun tamamı O’nun değil.
Erdoğan’ın
% 50 oyunun en az % 60’ı bizim, Menderes’in oyu. Bu oyun sahibi, laik Cumhuriyet’e
ve ATATÜRK’e saygılı, seçmenler Erdoğan’ın son söylemlerinden (13 Nisan 2013: “Bizim
her meselede yegane referansımız Kuran-ı Kerim’dir”) son derece
rahatsızlar. Tıpkı benim sizi Yeni Asya Gazetesi’nin Said Nursi ile ilgili bir
etkinliğine tek siyasi parti genel başkanı olarak katıldığınızı gösteren
fotoğrafı gördüğümde rahatsız olduğum gibi. Gündeminde Ayasofya’nın yeniden
açılması olan o Yeni Asya Gazetesi etkinliğinde DP Genel Başkanı’nın ne işi
olabilirdi? Herhalde bilmiyorsunuz, babamın da üyesi bulunduğu Dördüncü Menderes
Hükümeti 1957 yılında Trabzon Ayasofya Camiinin kapatılmasına yönelik
uluslararası bir fresk restorasyon çalışması başlatmıştı? Bu çalışma nedeniyle
1959 yılında kilise binasından dönüştürülmüş Ayasofya camii ibadete kapatılmış,
binanın bulunduğu Fatih Muhtarlığında İslami mimariye uygun doğru dürüst bir
Fatih Camii yapılmış ve ibadete açılmıştı. Ortodoks kilise binası ise 1964
yılından beri, 49 yıldır, müze.
Ortodoks
Rum’un yaptığı binayı müzeye dönüştüren Menderes’in partisinin 2013 yılında genel
başkanı ATATÜRK’ün müzeye dönüştürdüğü İstanbul Ayasofya binasının yeniden cami
olarak ibadete açılmasını mı destekliyor? Sultanahmet Meydanında cami açığı mı
var?
Sayın
Gültekin Uysal,
Başbakanın
seçmenlerinin büyük çoğunluğu (yarıdan çok fazlası) Demokrat Parti yerlerde
süründüğü için AKP’ye oy verdi. Bu durumun sorumlusu siz değilsiniz. Dolayısı
ile DP Genel Başkanı olarak (büyük bir onur aynı zamanda büyük bir
sorumluluktur) kerhen AKP’ye oy veren DP seçmenlerini geri kazanmak amacı ile önce
un ufak olan partiyi büyütmek için kapılarını herkese açınız. DP çizgisinin tüm
kilometre taşlarını bizzat arayarak davet ediniz.
AKP,
2014 yılında bir erken seçime gidebilir. Son gelişmelerden sonra AKP’den
uzaklaşmak isteyen Merkez Sağ (DYP +
ANAP) eski seçmenleri, Nazım Hikmet sevdasından kendi kurtaramayan Milli
Merkez’e de yönelemeyeceklerine göre, yine şaşırıp kalacaklardır. İşte onlara, “Sizlerin eviniz burasıdır, Demokrat
Parti’dir. Bakın bizler, partiyi yeniden ayağa kaldırmak için, bir araya
geldik, aramızdaki küskünlükleri unuttuk ve Türk Milleti için, 1950 yılında
olduğu gibi, yegane adresin Demokrat Parti olduğunu ilan ediyoruz. Arkamızda
Bayar, Menderes, Demirel ve Özal’ın deneyimleri var” diyebilmek için olağanüstü
kongreye bir gün gecikmeden gidiniz. Bunu yapmaz, bu fırsatı kullanmazsanız,
sizi affetmeyeceğim.
DEMOKRAT PARTİ İL
BAŞKANLARINA AÇIK MEKTUP
DP Genel Başkanı Sn Uysal’a 10 Haziran 2013
tarihli Açık Mektubum eklidir. (yukarıdadır)
Bu mektuba herhangi bir cevap almadığımı
üzülerek açıklamak zorundayım.
15/16 Haziran 2013 gecesini hep birlikte
yaşadık. Ben olayları Oxford’da internetten izledim.
Bir yanda Sincan’da “Sandık” diye haykıran
Başbakan, öte yanda O’nun polisinin, açılışını 1956 yılında Menderes’in yaptığı
Divan oteline, can havliyle kaçışan T.C. vatandaşları.
Görüntüler, Amerikan filmlerinde teröristlere
vahşice saldıran polisleri anımsatıyordu.
Gelin, Başbakan’ın sandık çağrısı üzerinde biraz
duralım.
2009 – 2011 yıllarında yazdığı köşe yazıları ile
DP yönetimini rahatsız eden köşe yazarı Sabahattin Önkibar, AYDINLIK
Gazetesi’nde 12 Haziran günü AKP’yi Alaşağı Etmenin Tek bir Yolu Var başlıklı
yazısında şu tespitleri (tümüne katılmadığım) yapmış:
“AKP Sol’dan değil, Sağ’dan yıkılır. (Buna
katılıyorum)
“Bunun için olması gereken Merkez Sağ’da
Milliyetçi-Muhafazakar karakteri baskın olan yeni bir oluşuma gidilmelidir.
“Milli Merkez oluşumu çalışmaları var ya?
“… Milli Merkez laik karakterlidir yani
muhafazakar eksenli bir hareket değil, dolayısı ile o tür bir oluşum ile AKP’yi
geriletmenin imkanı yoktur. (Buna katılmıyorum)
“Milli Merkez partileşse bile Merkez Sağ’da AKP’den
oy koparacak Özal’ın ANAP’ına benzer bir parti gerekiyor.” (Buna
da katılmıyorum)
Önkibar’ın aklına Özal’ın ANAP’ı geliyor da
Bayar-Menderes-Demirel çizgisinin Demokrat Parti’si gelmiyor. Üstelik, 2009
yılında ANAP, Kongre’de fesih kararı alarak Demokrat Parti’ye katılmıştı.
Bu durum, (Demokrat Parti’nin bu kadar kısa bir
sürede unutulmuş olması) Said Nursi anma
toplantılarına katılan DP Genel Başkanı açısından çok üzücüdür. Kendisine, “DP
Genel Başkanlığı büyük onur ve büyük sorumluluktur” dedim. Bu, hepimiz,
hepiniz için geçerli.
Şu soruyu her Demokrat Partili sormalı ve
cevabını düşünmelidir: Başbakan nasıl oluyor da sandıktan bu kadar emin
konuşabiliyor, “Benim yüzde ellim var” diyebiliyor?
Erbakan’ın en yüksek oyu % 21 idi (1995). Ne
oldu da bu kadar kısa bir sürede % 21 oy % 50 oldu ve aynı zaman aralığında
Demokrat Parti yüzde sıfıra yerleşti? Artık kimsenin aklına alternatif olarak
bile gelmiyor? Onun için de, adından bahsettirebilmek için, DP Genel Başkanı
Yeni Asya’nın Said Nursi etkinliklerinde başköşede görüntü veriyor?
15/16 Haziran gecesinden sonra çok değişik bir
Türkiye’de yaşayacağız. Başbakan’ın yüzde elli diye hesapladığı (çantadaki
keklik sandığı) oyunun her gün eriyeceği bir Türkiye’de.
Başbakanın hesabının, çok yanlış olduğunu
gösterebilmek için sizleri, DP’li
olmanın sorumluluğunun idraki içinde, mümkün olan en kısa sürede Olağanüstü
bir Kongre toplanması için Genel Merkez’e çağrı yapmaya davet ediyorum.
Mehmet Arif DEMİRER // Oxford, 16 Haziran 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder